Haber

Murat Bardakçı’dan Karamollaoğlu, Davutoğlu ve Babacan’a tepki: Nankörlük…

Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Bardakçı, AK Parti’nin 20 yılda hayata geçirdiği tarihi proje ve olaylardan örnekler vererek 6 kişilik masa üyeleri Saadet Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’dan örnekler verdi. Nankörlük ettiğini belirtti.

Bardakçı, Ayasofya’nın yeniden açılması, Taksim’e cami yapılması, resmi dairelerde başörtüsünün serbest bırakılması, sakallı erkeklerin işlerine serbest girmesi. SİHA’lar ve Kızılelma gibi Türkiye’nin gücüne güç katan örnekler vererek üç lidere tepki gösterdi.

Murat Bardakçı’nın ‘Muhafazakar nankörlük’ başlıklı yazısı şu şekilde;

Üniversitedeki “siyaset bilimi” hocamız Prof. Bülent Daver, “halkın nankörlüğü” kavramından bahsetti ve İngiltere’de 1945 seçimlerinin sonuçlarını örnek gösterdi.

İkinci Dünya Savaşı’nda Hitler’in yenilmesinde ve Nazi Almanyası’nın tarihten silinmesinde büyük rol oynayan Başbakan Winston Churchill, savaşı kazanarak İngiltere’yi kurtardı ancak seçimde mağlup oldu.

Muhafazakar Parti lideri Bülent Hoca, Başbakan ve savaş kahramanı Winston Churchill, 5 Temmuz 1945 seçimlerinde koltuğunu İşçi Partisi lideri Clement Atlee’ye kaptırınca, can sıkıntısı “İnsanlar zaman zaman nankörlük ederler. kurtarıcıları bile böyle nankördür”.

Siyasi arenadaki nankörlük bizim siyasi tarihimizde de vardı ama geçmişteki nankörlüklerin hiçbiri Churchill’in seçim yenilgisi kadar dramatik bir sonuca yol açmadı.

Bugün nankörlüğe dayalı benzeri görülmemiş bir muhalefet politikasıyla karşı karşıyayız ve bu nankörlük, muhafazakar olduğunu savunan iktidar muhalefetinde gösteriliyor.

Daha açık anlatayım…

Türk sağının 1930’lardan beri bazı hayalleri vardı:

* Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması.

* Taksim’de cami inşaatı.

* Resmi dairelerde türbanın serbest bırakılması, sakallı erkeklerin işlerini serbestçe yapabilmeleri.

* İmam Hatip mezunlarının askeri okullara kabulü.

*Cuma namazını kılan memurların çalışma saatlerinin ayarlanması.

* Müftülere dini nikah yapma yetkisi.

HER ŞEY GÖRÜLDÜ, ÜLKE RAHATLANDI

2000’li yılların başına kadar her fırsatta tartışma konusu olan ve bir gün hepsinin gerçekleşeceğini hatırlamak mümkün olmayan bu hayallerin tümü, yavaş yavaş AK Parti iktidarında gerçekleşti. Ayasofya bugün ibadete açık ve günde beş vakit namaz kılınabiliyor; Taksim Meydanı’nda yepyeni bir cami yükseliyor. Üniversite kapılarında bir zamanlar türbanlarını çıkarıp peruk takarak işkenceye maruz kalan kız öğrenciler okula türbanlarıyla gidebiliyor, kadın memurlar ise işlerine serbestçe gidebiliyor. “Neden sakallısın?” sorulmuyor. Daha önce askeri okullara alınmayan imam hatip mezunları artık bu okullara serbestçe girebiliyor, hatta artık türbanlı kadın subaylarımız bile var. Hava ve Deniz Harp Okulları’nda imparatorluk döneminden bu yana ilk kez bir cami inşa edilmiştir. Devlet memurları için cuma namazına gitmek sorun olmaktan çıkarılmış, memurların çalışma saatleri yeniden düzenlenmiştir. Müftüler artık resmi nikah kıyabilecek.

Gerçek olan hayaller sadece bunlar değil…

Türkiye, yaklaşık altı asır önce Fatih Sultan Mehmed döneminden bu yana ilk kez kendi silahını yapmaya başladı. Ürettiğimiz SİHA’lar savaş kavramını değiştirirken, kendi tankımızı bile üretmeye başladık. “Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı’nın devamı değildir, bizim Osmanlı Tarihi ile alakamız yoktur” saçmalıkları sona ermiş, tarihimiz devlet tarafından hatta bir zamanlar en büyük hayali olan eski harflerle bile korunmuştur. zamanda, seçmeli ders yapılmıştır. Bugün Türkiye, Türk eserlerini sadece yurt içinde değil, yurt dışında da restore etmekte ve bir zamanlar “Kızılay” olan Türk Dünyasının ütopyası, “Türk Devletleri Teşkilatı” olarak faaliyet göstermektedir…

Yirmi yirmi beş yıl öncesine kadar uzak bir hayal olan bu değişimler bir yana, artık Türkiye dünyada adından söz ettiren ülkelerden biri!

KAPALI OLAN BAŞKA AYASOFYA VAR MI?

Muhalefet partilerinin iktidarı eleştirmeleri, çabuk yapılan her şeyi kötü ve yanlış göstermeleri adettendir ve bir yerde muhalif olmak bir zarurettir. İktidar ekonomik uygulamalarına veya dış politikasına kızabilir ama muhafazakar kesimin seksen yıllık hayallerini gerçekleştirmeyi reddetmesi tamamen ideolojik bir nankörlüktür.

CHP’nin şimdiki genel başkanı olması için çaba harcayan, siyasi hayatları boyunca hep muhafazakar çizgide yer alan ancak daha sonra Altı Masa’yı oluşturan ve iktidara getirdikleri liderlerden üçü Temel Karamollaoğlu, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan. Yıllardır karalananlar, şimdi böyle davranıyorlar… İbadetlere açıkken ve turistler mabedi serbestçe ziyaret ederken, Temel Bey, “İktidara geldiğimizde Ayasofya gerçek anlamda açılacak ve eski günlerine kavuşacak. kendi ruhu. …bazı bölümleri turiste açılabilir” diyor, Ayasofya’nın başka bir muhafazakar yönetim tarafından ibadete açıldığını görmezden geliyor, yani muhafazakar bir nankörlük sergiliyor!

Güç, iktidar ve üstünlük hırsının, bir ömür boyu emek harcanan hayallerin, heveslerin, arzuların bile artık yerle bir edilecek noktaya gelmesi üzücü!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu